24 Mayıs 2012 Perşembe

KANSIZLIK Enzim Eksikliğine Bağlı Kansızlıklar

KANSIZLIK
Enzim Eksikliğine Bağlı Kansızlıklar
Bu bölüm görece yakın zamanlarda tanımlanan ve kalıtsal özellik gösteren enzim eksikliğine bağlı kansızlıklara ayrılmıştır. ABD’de oldukça yaygın olan bu kansızlık türü siyah ırktan er­keklerin yaklaşık yüzde 13′ünde görü­lür. Benzer olgulara Akdeniz havzasın­da, Özellikle Sicilya, Sardunya, Yuna­nistan ve Türkiye’nin Akdeniz Bolge-si’nde de oldukça sık rastlanmaktadır.
NEDENLERİ
Bu kansızlıklar alyuvarların aşın ölçü­de yıkıma uğramasıyla (hemoliz) ortaya çıkar. Küresel hücre kansızlığında oldu­ğu gibi alyuvarlarlann normal biçimle­rinde olmaması, hemoglobin molekül­lerinin yapısal bozuklukları, plazmada aşırı alyuvar yıkımına yol açan etkenle­rin bulunması birer hemoliz nedenidir. Ama akla ilk gelen bu etkenlerin ince­lediğimiz kansızlıkla hiçbir ilgisi yok­tur. Bunlardan bağımsız olarak alyuvar­larda bazı enzimlerin eksikliği hemoli-ze yol açmaktadır.
Eksik olan enzimler, bu grupta yer ilan kansızlık tiplerine göre değişiklik göstermekle birlikte, her biri alyuvarla­rdı normal yaşamı ve metabolizma sü­reçleri için vazgeçilmezdir. Biyokimya­sal kökenli bu bozukluklarda alyuvarlar normal biçimlerini korumakta, yalnızca ?s ya da birkaç enzimin eksikliği söz ionusu olmaktadır.
Yukarıda belirtildiği gibi, ortaya çı­tan kansızlığın kökeninde kalıtsal, ya­rı ana babadan geçen bir hastalık var-ü. Bozukluğun kalıtsal olması ve al-/-var enzimleriyle sınırlı bir etki gös-sermesi kansızlık tipini kesin biçimde saptamayı güçleştirir. Bunun için çoğu zaman karmaşık laboratuvar inceleme-.en gerekir. Sorumlu enzimin tanınması iyileştirici bir tedavinin yolunu aç-masa bile, bu duruma yol açan ilaçla­rın verilmemesini sağlar ya da gerekli beslenme biçimini belirlemeye yarar. Sonuçta ani nöbetlerin ortaya çıkması önlenebilir.
Bu kansızlık grubunun içinde yer alan glikoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD) ek­sikliği ayrıntılı biçimde incelenmiştir.
belirtileri
Temel belirti aşın hemoliz biçiminde ortaya çıkar. Hemoliz kansızlığa, yoz­laşmış ya da parçalanmış alyuvarları ve içerdiği hemoglobini ayrıştırarak yok eden’dalağın büyümesine, kanda biliru-bin, idrarda ürobİlinojen, dışkıda ster-kobilin gibi hemoglobinin ayrışma ürünlerinde artışa yol açar. Ayrıca hız­lanan alyuvar üretimine bağlı olarak dolaşımda bulunan olgunlaşmamış al­yuvarların (retikülosit) sayısı artmıştır. Bu son belirti kemik iliğinin sağlıklı ça­lıştığını, kanda azalan alyuvar düzeyine tepki olarak üretimini artırdığım göste­rir. Aşın hemoliz nöbetler halinde bir­den ortaya çıkabilir. Hasta bu nöbetler dışında hemen hiç bir sağlık sorunuyla karşılaşmaz.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşıla­bileceği gibi, sıralanan belirtilerin en önemlisi ve öbür belirtilerin ortaya çık­masına neden olanı yoğun alyuvar yıkı­mıdır. Sağlıklı kişilerde yaklaşık 120 gün varlığını sürdüren alyuvarların Öm­rü önemli ölçüde kısalmıştrr. Alyuvar­ların yıkımına neden olan biçim bozuk­luğu değil, yaşlanma süreçlerinin hız-lanmasıdır.
Enzim eksikliğine bağlı kansızlıklar sık yineleyen ağır hemoliz nöbetlerin­den, kanda hafif bir alyuvar azalmasına yol açan durumlara kadar değişiklik gösterir. Ağır hemoliz nöbetlerine belir­gin dalak büyümesi, safra yoluyla atılan aşın bilirubinin kısmen çökelmesiyle oluşan safra taşları ve genel durumun bozulması eşlik eder. Hafif geçiştirilen durumlarda kansızlık belirtileri ancak kan tahlilleriyle ortaya çıkarılabilir
GPD EKSİKLİĞİNE BAĞLI KANSIZLIK
Enzim eksikliğine bağlı kansızlıklar en çok glikoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD) adlı enzimin eksikliğinden kaynaklanır. Bu enzimin glikozun metabolizma sürecinde rol aldığı bilinmek­tedir. Ortaya çıkan başlıca belirtiler he-moliz, kanda bilirubin ve serbest he­moglobin artışı, alyuvarlarda Heinz ci­simleri denen yuvarlak oluşumların gö-rülmesidir. Hemoglobin molekülünü oluşturan hem ve globin gruplarının öz­gün yapılarını yitirmesiyle ortaya çıkan Heinz cisimleri, bazı ilaçlara, besinlere ve mikrobik etkenlere bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Kanda serbest hemog­lobin alyuvar yıkımıyla birlikte artar. Böbrek eşiğim aşarak idrara geçen he­moglobin idrarı morumsu kırmızıdan kızıl kahverengiye kadar değişen renk­lerde boyar.
Hastalık iki eşey (cinsiyet) kromo­zomundan biri olan X kromozomunun üstünde yer alan bir genle sonraki ku­şaklara aktarılır. Dolayısıyla hastalığın kalıtsal özelliği hemofiliyle benzerlik gösterir ve bu ciltteki “Hemofili” mad­desinde verilen çizimlerle daha iyi an­laşılabileceği gibi eşeye bağlıdır. Has­talık bozuk geni anneden alan erkek çocuklarda ve hem anne, hem de baba­dan alan kız çocuklarda ortaya çıkar. Ama hemofiliden farklı olarak, hastalı­ğı yalnız anne ya da babadan alan kız çocuklar taşıyıcı olmakla kalmaz, has­talık belirtilerini az ya da çok göstere­bilir. Çünkü sağlıklı kromozom bozuk genli X kromozomunun etkisini her za­man tam olarak maskeleyemez. Bu hastalık uzun süre hiçbir belirti verme­yebilir. Genellikle bazı yiyecek ve ilaç­ların alınması “uyuyan” hastalığı bir­den ortaya çıkararak ağır bir hemoliz nöbetini başlatır.
G6PD eksikliği 1950′lerde kullanıl­maya başlayan primakin gibi sıtma ilaçları aldıktan sonra hemoliz nöbetle­ri görülen hastalarda fark edildi. Daha sonra yapılan yoğun çalışmalar, ilacm doğrudan aşırı alyuvar yıkımından so­rumlu olmadığım, ama enzim eksikliği hastalığını taşıyanlarda bozukluğu orta­ya çıkarıcı bir etki yaptığını kanıtladı. Primakinin yanı sıra başka ilaçların da G6PD eksikliği taşıyan kişilerde hemo­liz nöbetlerine yol açtığı saptandı. Bun­ların en yaygm kullanılanları arasında yapay K vitamini, bazı sülfamitler, yüksek dozda aspirin ve piramidon sa­yılabilir.
Hastanın doğum yeri, ailesi ve önce­ki sağlık durumuna ilişkin bilgiler ve genellikle etken maddenin alınmasın­dan sonraki 2-4 gün içinde hemoliz nöbetinin ortaya çıkması tam için çok de­ğerli unsurlardır. Tam daha sonra yapı­lacak laboratuvar incelemeleriyle kesin­lik kazanır. En güvenilir gösterge alyu­varlarda GöPD’nin azlığıdır.
Hastalığa ilişkin bilgiler kesinlik kazanınca hemoliz nöbetine neden olan ilaç kesilir. Genellikle çok ağır olmayan olgularda bu önlem hastanın iyileşmesi için yeterlidir. Ama ağır kansızlık görülürse kan nakli yapılma­sı gerekir.
Favizm ya da bakla alerjisi – G6PD eksikliğine bağlı kansızlığının bir göstergesi de favizmdir. Bu hastalarda aşırı alyuvar yıkımı bakla yedikten sonra ortaya çıkar. Bu kişilerde bakla yedikten sonraki gün birden baş ağrısı, bel ve karın ağrıları, bulantı, kusma, ishal, yüksek ateş ve bayılma görülür. Bu olgularda en büyük tehlike böbrek yıkımının oluşması ve buna bağlı ami­ri (idrar yapmanın tümüyle durması) j ve hiperazotemi (kanda azotlu madde­lerin artması) görülmesidir. Beslenme­den baklayı çıkarmak kandaki belirti­lerin ortadan kalkması için yeterli olur.

Etiketler:

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa