15 Mayıs 2012 Salı

Tarihte İlk Elektrikli Lamba

1904′te Fleming’in diyodu yaygınlaştığında, Amerikalı bilgin ve mühendis Lee de Forest, P.T.T. idaresinde müdürdü ve telsiz telefon üzerinde çalışmaları başlamış ve belli kimi sonuçlan almışsa da temelde bîr ilerleme edinememişti. Çünkü diyod aslında kullanışsız ve eksikli bir araçtı. Bu konu üzerine eğilen Lee de Forest, 19O7′de onu geliştirdi ve bugün radyo alıcılarımızda bulunan triyodu icat etti.

Triyod, üç elektrotlu lamba demektir. Gerçekte Amerikalı bilgin diyod’daki iki elektrodun arasına bir üçüncüsünü eklemişti. Bu elektrot, kafes adı verilen ince bir ağdı. Bu ağa alternatif akım verdi. Bu akımın negatifi verildiğinde filamandan gelen negatif elektronların çoğunu itmekte, böylelikle filamadan da plağa ulaşan akımı hafifletmekteydi. Bunun tam tersi, yani alternatif akımın pozitifi geldiğinde elektronlar hızla çekilip plağa iletilmekte, elektrik akımı daha da güçlenmekteydi. Kısacası, kafesin rolü plakla filamar arasındaki akımı arttırmak ya da ek silmektİ. Bu niteliğinden ötürü triyot ideal bir hafif akım amplifikatör! (güçlendiricisi) görevini yapabi Hyordu.Mucize gibi bir buluştu bu. Geı çekten de bir anten tarafından zaptı dilen akım yüzlerce kilometreyi aşı oraya vardığında son derece zayıfl mış durumda oluyordu. Hem de öylesine zayıftı ki, bir alıcıda titreşr meydana getirmesi mümkün değil* tşte bu zayıf akım, bir triyoddan gittiginde güçlenmekle ve bir alıcı da rahatlıkla titreşimler meydana getirebilmekteydi. Ayrıca, alıcıya vermeden önce bu akımı yainız bir değil, İki, üç, dört, gerektiği kadar triyoddan da geçirmek mümkündü. Radyolarımızdaki triyodların sayısınca radyomuz da güçlüdür.
Forest’in yaptığı verici ilk olarak, Eyfel Kulesi’ne takıldı ve Paris’de söylenen bir şarkı, bağlantı kurulan Dieppe’de duyulduğunda büyük bir heyecan yarattı.Bu, ilk adımdı ve gelişmeler birbirini izledi. Öte yandan triyod başka uygulama alanları da buldu: İsviçreli François Dussaud’nun (1870-1953) geliştirdiği ve “Elektron” adım verdiği elektrikli fonograf, triyodun icadıyla değer kazandı; o da gelişerek pikap ve plak sanayiine yol açtı. Bunu manyetofon (ses alma aracı) izledi. Danimarkalı Waldemar Poulden’in (1869-1942) icadı olan bu makine, elektrikli bir mıknatısın önünde dönüp sarılan manyetik bir banmr. Ses dalgaları akım değişiklikleri yaratmakîadjr. Böylece sesler “niiknatıssal değişiklikler” şeklinde kaydedilmektedir. Bu durumda bant aracın önünden geçirildiğinde ters olucum meydana geür, yani bandın mıknahshğındaki değişiklikler, değişik akımlar yaranr ve bir triyodla da güçlendirildikten .sonra ses vericiye ulaşıp duyulmaya başlar.Bu konuda çalışmalar sürdürüle-dursun, Amerikalı Cahili’m aklına şöyle bir soru takıldı: “Madem istenen frekansta alternatif akım elde ediliyor, insan sesinin ya da bîr müzik aletinin notalarıma frekanslarında akım elde edilemez mi?*’ Hemen uygulamaya koyarak gamın notalarının titreşimlerine uygun frekanslı alternatif akımlar sağlayan al tern at Öderden oluşma bir org yaptı. Bu yeni müzik aletinde (do) saniyede 522, (re) 587, (mi) 652… titreşimlerle elde ediliyordu. Böylece elektronik müzik aletleri doğmuştu. Bunlar da gelişecek, yeni yeni aletler icat edilecek ve bir tür müzik, “elektronik müzik” ortaya çıkacaktır.

Elektronik araçların geliştirilmesiyle boyutlarını küçültme kaygısı da baş göstermiştı. Askeri, bilimsel ve sanayi gereksinmeler gittikçe küçük boyutta radyo vb. elektronik araçların gerçekleştirilmesini gerektirmekteydi. Yapay uydular bu zorunluluğu son sınırına vardırdılar.Bu durumda triyodun küçültülmesi gerekiyordu, ama bütün çabaia-ra karşılık bir ölçüyü aşamıyorlardı. Tam o sırada radyo sanayiini altüss eden bir icat ortaya atıldı. 1949′dü Amerikalı VVilliam Shookley tarafından gerçekleştirilen “tratısistor”du bu.

Etiketler:

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa